Cenevre Konvansiyonu Işığında Mülteci Sorunu

Ali Sami Durak
4 min readMar 2, 2020

--

GİRİŞ

1951 tarihli Cenevre Konvansiyonu veya Cenevre Sözleşmesi Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin olarak hazırlanmış ve bu konuda hazırlanan diğer tüm sözleşmelerden daha çok devlet tarafından imzalanmış olması dolayısıyla dünya üzerinde bu konuda en çok kabul gören sözleşme niteliğine haiz bir konvansiyondur. Bu sözleşme, çekince koyulabilecek bazı maddelerine çekince koyan devletler dahil olmak üzere toplam 144 devlet tarafından imzalanmıştır. Bugün bu yazımızda Cenevre Sözleşmesi ışığında son günlerde gündeme gelen mültecilerin Avrupa’ya hareketi meselesini ele alıp değerlendirmeler yapacağız.

ÖZET

1) Türkiye Cumhuriyeti, sınır güvenliğini ve kamu düzenini korumak gibi saiklerle Türk Askerinin Suriye ve Irak’ta bulunmasına ilişkin tezkereler (1 Mart 2012 tarihli ilk tezkere ve bu varlığın uzatılmasına ilişkin diğer tezkereler) mecliste kabul edilip zaman zaman bu bölgelerde Tsk ve Mit tarafından çeşitli operasyonlar yapılmıştır.

2) Türkiye Cumhuriyeti Cenevre Konvansiyonu dolayısıyla ülkeye mültecileri kabul etmek durumunda kalmış ve 20.02.2020 tarihi itibariyle resmi rakamlara göre yasal olarak ülkemizde 3.585.209 Suriye uyruklı mülteci bulunmaktadır. Bu mültecilere Avrupa Birliği ile aramızdaki anlaşmalar dolayısıyla Avrupa sınırı hiç açılmamış, kaçak olarak Avrupa’ya geçen ve yakalanan mülteciler ülkemizce tekrardan kabul edilmiştir. Bundan bir süre önce İdlip’e yönelen Rejim ordusu dolayısıyla yaklaşık 1.5 milyon mülteci daha sınırımıza dayanmış, bunca mülteci yükünü tek başına taşıyan Türkiye için bu sayı tehdit oluşturur hale gelmiştir. Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti, Suriye’de Esed Rejimiyle yakın ilişkiler içerisinde olan Rusya ve İran aracılığıyla Suriye Rejimi’nin başındaki Beşşar El Esed’e İdlip üzerindeki saldırılarına son vermesi için süre tanımış, ayrıca Avrupa Birliği ülkelerinden de bu konuda destek istemiştir.

3) Nihayet Avrupa Birliği’nin gereken desteği vermemesi ve Esed Rejimi’nin de saldırılarına son vermemesi ve 28.02.2020 gecesi Rusya destekli Esed Rejimi’nin bölgede bulunan bir taburumuza saldırması ve 36 askerimizi şehit etmesi sonucu bu konuda zaten ilgili sözleşmelerin gereğini yerine getirmeyen Avrupa Birliğinden ilticanın engellenmesi konusunda da destek bulamaması sonucunda Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Avrupa sınır kapılarımızı açma ve göç hareketlerini engellememe kararı aldı.

Taraf devletler arasında bulunan Yunanistan tatafından imzalanan konvansiyon gereğince taraf devletin ülkesine iltica etmek isteyen veya esas iltica etmek istenilen ülkeye giderken taraf devletin ülke topraklarını kullanmak isteyen mülteciyi geri çevirme hakkı bulunmuyor.Ancak şu anda Yunanistan, taraf olduğu Cenevre Konvansiyonu’na aykırı olarak mültecileri ülkesine kabul etmiyor, bununla kalmayıp ülkeye giriş yapmak isteyen ilticacılara da insanlık onuruyla bağdaşmayan sert müdahalelerde bulunuyor.

Cenevre Sözleşmesi Maddeleri Değerlendirmeleri

1.Bölüm (Genel Hükümler)

1. Madde

A. İşbu sözleşmenin amaçları bakımından ‘’mülteci’’ kavramı:

2. Fıkra:

‘’… ırkı, dini tabiyeti belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle , yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahsa uygulanacaktır.’’

3.Madde

Taraf devletler, bu sözleşme hükümlerini mültecilere, ırk, din veya geldikleri ülke bakımından ayrım yapmadan uygulayacaklardır.

Bu maddeler ışığında Cenevre sözleşmesinde tanımlanmış, hukuki statü kazanması öngörülmüş, bazı haklara ve borçlara sahip olacak mülteciler açısından bir ayrım söz konusu değildir.

7. Madde

1.Fıkra:

  1. Bu sözleşmenin daha uygun hükümler içerdiği durumlar hariç tutulmak koşuluyla, her taraf devlet, mültecilere, genel olarak yabancılara uyguladığı muameleyi uygulayacaktır.

Bu madde lafzından anlaşıldığı üzere mültecilerin insanlık onurunun korunması ve iltica ettikleri ülkeye uyum sağlamaları amaçlanmıştır.

5. Bölüm (İdari Önlemler)

31. Madde

1.Taraf Devletler, hayatlarının veya özgürlüklerinin, madde 1'de gösterilen şekilde tehdit altında bulunduğu bir ülkeden doğruca gelerek izinsizce kendi topraklarına giren veya bu topraklarda bulunan mültecilere, gecikmeden yetkili makamlara başvurarak yasadışı girişlerinin veya bulunuşlarının geçerli nedenlerini göstermeleri koşuluyla, yasadışı yollardan girişleri veya bulunuşlarından dolayı ceza vermeyeceklerdir.

2. Taraf Devletler, bu mültecilerin hareketlerine gerekli olanların dışında kısıtlama uygulamayacaklardır ve bu kısıtlamalar ancak ülkedeki statüleri belirleninceye veya bir başka ülkeye kabulleri sağlanıncaya kadar uygulanacaktır. Taraf Devletler, bu mültecilerin diğer bir ülkeye kabullerini sağlamak için makul bir süre ve gerekli bütün kolaylıkları sağlarlar.

Bu maddenin lafzından anlaşılacağı üzere taraf devletler ilticacılar üzerinde bunların hareketi esnasında gerekli olanlar dışında bir kısıtlamaya gidemeyecek, ayrıca ilticacıların diğer bir ülkeye iltica etmesi için ve kabullerinin sağlanması için elinden gelen bütün çabayı göstermekle yükümlüdür.Ve yine bu madde fıkralarının mevhum-u muhalifinden anlaşılacağı üzere taraf devletlerden birisine sığınma talebinde bulunan ilticacılar, 1.maddede sayılan istisnai haller hariç tutulmak üzere taraf devletlerce ülkeye kabul edilmek zorundadır.

33. Madde

1. Hiçbir taraf devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade (“refouler”) etmeyecektir.

2. Bununla beraber, bulunduğu ülkenin güvenliği için tehlikeli sayılması yolunda ciddi sebepler bulunan veya özellikle ciddi bir adi suçtan dolayı kesinleşmiş bir hükümle mahkum olduğu için söz konusu ülkenin halkı açısından bir tehlike oluşturmaya devam eden bir mülteci, işbu hükümden yararlanmayı talep edemez.

Bu madde lafzından anlaşıdığı üzere bir mülteci ancak bulunduğu ülkenin kamu düzeni ve bölünmez bütünlüğü açısından tehdit oluşturacak mahiyette davranışlar sergilemişse, iltica etmeden önce vatandaşlığını taşıdığı veya son iltica ülkesinden önce iltica ettiği ülkelerden herhangi birinde bu neviden davranışlar sergilemiş ise sınır dışı edilebilecektir.

7.Bölüm (Nihai Hükümler)

42. Madde

1. Her Devlet, imzalama, onaylama veya taraf olma sırasında, sözleşmenin 1, 3, 4, 16 (1), 33, 36–46. (Dahil) maddeleri dışındaki maddeler hakkında çekince koyabilir.

Bu madde lafzından anlaşılacağı üzere mültecilerin her ne sebeple olıursa olsun özellikle iltica ederek geldiği ülkeye geri gönderilmesini, dolayısıyla insanlık onuru ve haysiyetiyle bağdaşmayan muamelelere maruz kalmalarını, zulme uğramalarını ve öldürülmelerini engellemek amacıyla çekince konulamayacak maddeler belirtilmiştir.

Son Sözler

Yukarıda birkaç maddesine değindiğimiz Cenevre Konvansiyonu dolayısıyla bugünlerde Avrupa’ya geçişleri hukuka ve yapılan sert müdahalelere bakılırsa ahlaka ve insanlık onur-haysiyetine aykırı olarak engellenen mültecilerin iltica haklarının engellenmemesi gerektiği kanısındayım. Bu yüzden bu yazıyı yayınlama gereği hasıl olmuştur. Kendi milletlerinin hakları ve menfaatleri söz konusu olunca dünyayı ayağa kaldıran Avrupa Birliği devletlerinin başka insanların hakları ve menfaatleri söz konusu olduğunda ne kadar umursamaz ve acımasız olduğu bugün gelinen nokta itibariyle görülmektedir. İlgili konvansiyonun bazı maddelerini ele almanın yazıyı gereğinden fazla uzatmamak adına faydalı olacağını düşündüm. Ancak daha fazla bilgi ve belgeye ulaşmak isteyenler adına aşağıya yararlandığım bütün kaynak bilgisini bırakıyorum.

Ali Sami Durak 02.03.2020

Kaynaklar:

  1. https://www.unhcr.org/3b66c2aa10 (Konvansiyon orjinal metin)
  2. http://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/1951-Cenevre-Sozlesmesi-1.pdf (konvansiyon Türkçe metin)
  3. https://www.milliyet.com.tr/siyaset/suriye-tezkeresi-tbmmden-gecti-1606673 (Suriye ve Irak tezkeresi)
  4. https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_b_sd.birlesim_baslangic?PAGE1=1&PAGE2=1&p4=22956&p5=H (Türk askerinin Suriye ve Irak’ta bulunmasına dair tezkerenin uzatılmasına ilişkin kararlardan bir nüsha)
  5. https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/ ( Türkiye’de yasal olarak bulunan Suriye’li mülteci sayısı)
  6. İnsan Hakları Hukuku, Rona Aybay, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Eylül 2017

--

--

Ali Sami Durak

Technology — Law — Culture and Art/ Currently only in Turkish.. Founder of ASD LAW COMPANY